Ozon tedavisinin tedavi edici etkilerinden bahsedildiğinde aklımıza öncelikle major otohemoterapi gelmelidir. Bu uygulamada kana karıştırılan ozon/oksijen karışımı moleküller ve hücrelerle hızla reaksiyon girer ve bir takım reaksiyonlar başlatır. Kanda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ihtiyacı olan dokulara daha fazla oksijen bırakmasına yardımcı olur. Bu sayede artan oksijenizasyonla birlikte tüm vücutta hızlı bir yenilenme ve tazelenme başlar. Bu şekilde anti -aging etki net olarak görülür.
Ozon terapisi estetikte ve cilt yenilenmesinde de aktif olarak kullanılmaktadır. Ozon terapisi cilt bozukluklarını maskelemez, doğal fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayarak kendini yenilemesini uyarır.
Epidermis düzeyinde yaşlanma, çoğalan hücre sayısında azalma, epidermisin yorulması, keratin katmanında artış, elastikiyet kaybı ve epidermis deformasyonunda artış (kaz ayakları), daha derin kırışıkların oluşması şeklinde ortaya çıkar. Yaşlanmayla beraber bazı solunum enzimlerinin aktivitesinde ve sitokromoksidaz sentezinde azalma başlar ve bu da hücresel enerji yetmezliğine yol açar. Epidermis hücreleri kendilerini yenileyemez, elastin lifleri yorulur ve parçalanır ve sonuç olarak kırışıklıklar görülmeye başlar.
Bu patolojik mekanizma nötralize edilerek cilt yaşlanmasına neden olan etken ortadan kaldırılabilir ve cilt yapısı sağlıklı bir hale dönebilir, cilt yaşlanması durdurulabilir. Bu tam olarak da ozon terapisinin hedefidir.
Ozon tedavisinin diğer kozmetik uygulamalar ve ürünlerden farkı cildin normale dönmesi, oksijenlenmesi, nemlenmesi, korunması ve yenilenmesini sağlayan organizmaya hem içten hem de dışarıdan çift yönlü etki etmesidir. Sadece geçici bir kozmetik etki yaratmaz, genel bir temizlenme, sıkılaşma ve sağlık kazandırır. Bu yüzden ozon tedavisi cildin bariyer, bağışıklık, su tutma ve yenilenme fonksiyonlarını düzeltmenin yanı sıra yapısını iyileştirmesine de izin veren devrim niteliğinde bir uygulamadır.