Yaşın ilerlemesiyle hücre sayılarında azalma, epidermisin yorulması, keratin katmanında artış, deformasyonlar ve elastikiyette kayıp görülür. Bu da cildin kırışmasına, sarkmasına ve görüntün bozulmasına neden olur. Bazı solunum enzimlerinin faaliyeti azalır ve hücrelerin enerjisi yetmemeye başlar. Epidermis hücreleri artık kendini yenileyemez. Elastin lifleri yorularak parçalanır ve yine sonuç kırışıklıklardır.
Ozon, cildin doğal güzelliğini korur ve yenilenmesine yardımcı olur. Ciltteki bozuklukları örtmek yerine eski doğal akışına kavuşturmayı sağlayan mükemmel bir gazdır. Yaşlanmanın getirdiği bozukluklar düzenlenerek cildin yaşlanmasına neden olan etkenler ozonla cilt bakımı sayesinde ortadan kaldırılabilir. Ozonu diğer uygulamalardan ayıran en önemli fark içten ve dıştan yapılmasıdır. Cildin oksijenlenerek nemlenmesi, korunması, yenilenmesi ve normale dönüştürülmesi bu sayede geçici bir etki yaratmaz. Cildi temizler, sıkılaştırır, toksinleri atar ve en önemlisi sağlığına kavuşturur. İşte bu yüzden ozonla kırışıklık tedavisi devrim niteliğinde bir uygulama olarak kabul edilir.
Bölgesel kırışıklıklara yapılan ozon tedavisi bir diğer etki sayesinde buradaki bağ dokusu yani kollajen üretimini direkt uyarmaktadır. Ozon tedavisi bölgesel uygulama ile cilt altındaki hücreleri canlandırmakta cilt yenilenmesini arttırmakta ve daha parlak pürüzsüz ve kırışıksız bir cilde kavuşmamızı sağlayabilmektedir.